17 Şubat 2012 Cuma

bir günde dört mevsim gibi oldu....


Ask’i bekliyorum,
 kisin en soguk aninda yazin gelmesini bekler gibi, butun yapraklarini dokmus bir agactan umutsuzca
meyve vermesini bekler gibi, denizdeki butun cıpuralarin sadece benim oltama takilmasini beklemek gibi,
paramparca olmus bir vazonun butun olarak durup, hic su damlatmadan,
 ondan gelecek cicegi beklemesi gibi,
butun meleklerin sadece benim gibi insanlara mucizeler yaratmasini beklemek gibi,
calan her duygusal parcanin arkasindan onun bana gelmesini beklemek gibi,
okunan, yazilan her yazinin ardindan kafami ekrandan kaldirdigimda onu gormeyi beklemek gibi,
calan telefonlara, calan kapilara O mudur diye cirpinarak bakmak gibi,
postacinin gelipte onun gonderdigi telgrafı getirmesini beklemek gibi,
sokakta yururken benzettigim yuzlerin birgun gercekten o olacagini umarak beklemek gibi,
falciya gidip falci kadinin o sana donecek demesiyle delice beklemek gibi….

Bitmez ki bu bekleyis.
Boyle giderse benim bu caki gibi durusum hic kalmayacak.  Sol yanim sizlarken vucudum beni tasimayacak. Ama yinede belli olmaz dimi ya yeni bir kader yazarsam bastan en bastan, seninle benimle ilgili. Hersey umut etmekle baslamiyor mu zaten. Beklenen sen oldugun muddetce ben hep bekliyen olurum ne var ki.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder